11 Ekim 2012 Perşembe

Bu aralar....



      Çoook zaman olmuş galiba yazmayalı buralarda.Takip etmiyor değilim aslında ama kendim yazamadım kaç zamandır. Neler yaptık bunca zamandır biraz özetleyeyim istedim bugün hem kendime hem bloğuma... 


Okullar açıldı artık yeniden koşuşturmacalı hayatımıza başladık. Bu sene Buse biraz daha büyüdüğünden kelli bir parça daha rahatız.  Okula giderken rahat gidiyoruz en azından. Okula gitmesi gerektiğini biliyor ya. Ama koşturmaca yine aynı, sabah telaşe içinde evden çıkıyoruz , aynı telaşe ile akşam eve giriyoruz. Birde okuldan sonra parka gitmeyi isteme faslı var. Havalar güzel olduğundan gidiyoruz tabi. Şimdilerde yavaş yavaş akşamları soğudukça “Annecim hava soğuk bugün gitmeyelim diye yırtıyorum J” çok mu bencilim.... Evde ayrı bir koşuşturmaca. Okulda öğlen uyumadıkları için genelde akşamları yorgun oluyor. (kendisi bunu asla kabul etmiyor ama )  O yüzden biran önce yemek hazırlayıp, yiyip biraz kitap okuyup anca yatmaya vakit bulabiliyoruz. En geç 9’da uyumuş olması gerekiyor ki, biraz geciksek yorgunluğun verdiği huzursuzluğu meydana çıkıyor. Bugünler böyle geçiyor biraz hızlıca. Biraz daha vakit var buna da alışıyoruz ve bir rutine oturtuyoruz. Bu kadar hızlı geçmesinde çok hoşlanmasam da bir düzene girmiş olmaktan memnunum aslında.
Yaz boyunca biraz daha düzensiz bir hayatımız olduğundan, biraz endişeliydim aslında düzene girebilecek miyiz? Uyku saatleri tamamen değiştiğinden, bir yandan korkuyordum tekrar dönebilecek miyiz diye. Ama çok şükür ki, yeniden okul düzenine geçmek hiçte zor olmadı.
Yazı nasıl geçirdiğimize gelince ayrı bir yazı olarak yazmak istiyorum. İlk defa bu yaz Buse’den 3 hafta kadar ayrı kaldım. O da bizden tabi. Daha zor olacağını düşünmüştüm ama daha iyi idare ettik üçümüzde.  

17 Mayıs 2012 Perşembe

Buse, Okul, Yemek vs...



         Buse ve yemek maceralarına ne zamandır ara vermiştim. Gerçi ben bizzat ara vermedim ama yazmaya ara vermiştim diyelim. Dün kuzenim Pınar (İdil’in annesi), Busenin deyimiyle kardeşinin annesi J ile yine bu yemek yememe üzerine biraz sohbet edince tekrardan aklıma geldi. İdil, Buse’den 1,5 yaş küçük. Buse gibi inatçı bir yemek yememe sorunu yaşanıyor. Son zamanlarda artmış olan bir sorun.


Pınar’la konuşurken neler yaşadığım ve şimdilerde nasıl olduğumuzu düşündüm. Hep okul başladığında çözülecek yemek yeme sorunu denirdi. Çok ihtimal vermesem de, inanmaya çalışırdım buna. Çünkü Buse öyle inat ki yemek konusunda. İnadından kusmalarını saymıyorum bile. Neyse ki, tam benim istediğim performans olmasa da, benim tahminlerimin aksine Buse okula başladığından beri daha iyi yemek yiyor.  En azından okulda yemeğini yiyor, her ne kadar miktarı az olsa da önüne konanı yemeye çalışıyor, hem de kendi kendine. Bu bile başlı başına bir gelişme, televizyon karşısında yiyen bir çocuk için. Ayrıca evde hiç tadına bile bakmadığı şeyleri yediğini fark ettim. Mesela haşlanmış yumurta.... Ömrüm yumurtayı çeşit çeşit şekle sokmakla geçti Buse’ye yedirmek için. Sucuklu yumurta, krep, daha küçükken çorbaya karıştırmaca. Bir yumurta büyük geliyor diye bıldırcın yumurtasından omlet yapmak vs vs. daha uzar gider. Ama öldür Allah yediremedim haşlama yumurtayı. Ama şimdi, yani okula gitti gideli maşallah hiç itiraz etmeden ve hatta zevkle yiyor, istiyor.      

Ha evde durumlar nasıl?? Bu aralar evde pek yemeğe istekli değil. (Hoş Buse ne zaman istekliydi orası tartışılır.) Ama bu ara özellikle daha az yiyor. Yani okul başladı başlayalı, akşam yemeklerinde de önüne koyduğumu çok itiraz etmiyor. Ama son zamanlarda yine yeniden itirazlar başladı. Çok dikkate almamaya çalışıyorum ama bazen çileden çıkıyorum.

Daha dün bir kavga yaşadık. Bezelye ve pilav yapmışım, ikisini yan yana koymuşum tabağına, pilavlarını seçerek yemeğe çalışıyor. Tabi girdik birbirimize. Kendini kusturmaya çalışmalar, yememek için tepinmeler vs. Bana bak dedim artık bebek değilsin bitecek o bezelyeler. Sonuç; biraz tehditle de olsa yedirdim. Okula da öğretmenine sordum son zamanlarda nasıl yemesi diye. Bizde bir sorun yok diyorlar. Yani arkadaş okulda gayet yiyor eve geliyor tıkanıyor.

3 Nisan 2012 Salı

72 ay mevzuu

Off uzun zamandır yazma gücünü bulamadım... neden ?? Bilmiyorum... yaşam telaşesi mi ? 
Her neyse bugün bir şeyler yazmanın vakti dedim herhalde.

Uzun zamandır yazmayınca aslında anlatacak ne çok şey birikmiş diye düşündüm. Buse’nin okulu ve yaşadığımız, gelişmeleri anlatmak isterdim. Okul öncesi eğitimin ne kadar gerekli olduğunu anlatmak isterdim tamda. Ama işte bu sırada çıktı karşımıza 4+4+4 dayatmaları.

Çocuklarımız daha henüz oyun çocuğu iken, daha yeni yeni onları evden çıkıp okula gitme rutinine alıştırmışken şimdi 5 yaşındaki küçüğümü ilkokula göndermem için beni neden zorladıklarını anlamıyorum. Twitter’da #5cokerken diye paylaşıyor tüm anneler. Ne olacağını nasıl olacağını bilmediğimiz bir durumdayız açıkçası.

Buse 2008 doğumlu bu sene başlamayacak belki ama önümüzdeki yıl da başlaması için çok erken. Hele ki 2007 doğumlu çocukların durumları çok daha vahim.

Hadi desek ki göndermeyelim cezasına razı olalım. O zaman da 75 aylık olan Buse 60 küsür aylık çocuklarla mı okuyacak. Buda ayrı bir dengesizlik. Bu iki yaş gurubunun algılarının, yeteneklerinin aynı olamadığı tüm eğitimciler tarafından söyleniyor.

Sonuç olarak tüm anneler kafamız karışık. 

9 Şubat 2012 Perşembe

Durduramıyorum içime akan yaşlarımı..


Bugün sabah ilk okuduğum saniyelerden beri aklımdan çıkmıyor. Bütün dualarım onunla. Allahım inşallah onu yavrusuna bağışlasın. Söyleyecek bir şey bulamadım, yazacak da, sadece dualarımı göndermek için beklide bir şeyler söylemek istedim.

8 Şubat 2012 Çarşamba

Sebzeli Kıymalı Köfte


Buse kızım sebzeleri her şekilde reddettiği için, bende köftenin içine karıştırıyorum artık. Arada bir anne köftesi diye yediklerini kışlık sebzelerle yapıyorum. Farkına varmadan yiyor.
Tarifi şöyle;

-         1-2 adet pırasa (ben daha çok beyaz taraflarını kullanıyorum, pırasa koyduğum için soğan kullanmadım)
-         1 Patates
-         Yarım kilo kadar kıyma
-         Ekmek içi
-         1 yumurta
-         Tuz, kimyon
-         İstenirse maydanoz (bizim cins otlarını istemiyorum dediği için ben Buse’ninkilere koymuyorum)

Pırasaları ince ince doğruyoruz, patatesi rendeliyoruz, kıymayı ilave edip ekmek içini katıyoruz. (ben genelde galeta unu kullanıyorum) Yumurtasını ve baharatlarını da ekledikten sonra iyice yoğurup, küçük küçük parçalar kopararak köfte şeklini veriyoruz. Kızartıp afiyetle yiyorlar. Genelde yarım kilo kadar kıymadan yapıp, buzluğa atıyorum 4’erli paketler halinde. köfte yedireceğim zaman çıkarıp kızartıyorum, değişik bir alternatif oluyor. İçine başka sebzelerde denebilir, havuç vs gibi. Ben bir dahaki partide ekleyeceğim.

Afiyet olsun

6 Şubat 2012 Pazartesi

Elmalı Kek


Güzel bir kek keşfettim, hem güzel hem de fazla kalorili olmadığını düşünüyorum. Tarifi buradan buldum. Ama yapınca durmadan yemek geliyor. O yüzden yinede ev kalabalıkken yapılsa iyi olur.

-          6 – 7 adet elma
-          3 yumurta
-     ¾ su bardağı toz şeker (ilk yaptığımda 1 bardak kullanmıştım, ama şekeri daha da azaltılabilir diye düşünerek ikincisinde biraz daha azalttım. Bir dahaki sefer, ½ su bardağı şeker koymayı düşünüyorum)
-          ¾ su bardağı un
-          Kabartma tozu
-          Vanilya
-          1 tatlı kaşığı tarçın

Elmalar soyulur, küp küp doğranır. Tarçın ile iyice karıştırılır. Kelepçeli kalıbın altına yağlı kağıt yerleştirilerek, üzerine de elmalar konulur. Yumurta ve şeker çırpılır. Üzerine un, kabartma tozu ve vanilya eklenir. Un az miktarda kullanıldığı için kabartma tozu ve vanilyanın da miktarı buna göre ayarlanırsa daha iyi olur. Elde edilen hamur elmaların üzerine dökülür. İyice elmaların aralarına girmesi sağlanır. 180 derecede 50 dakika kadar pişirilir. Fırından çıkardıktan sonra 10 dakika kadar dinlendirilip afiyetle yenilebilir. 

19 Ocak 2012 Perşembe

Çaresizlik mi?


Bazen kendimi çaresiz hissediyorum. Bazen değil çoğu zaman desek daha doğru aslında.

Burada ve genel olarak blog dünyasında bahsediyoruz. Çalışan anneler olarak neler bizi zorluyor diye. Şimdi canlı canlı yaşadığımız tatiller. J evet çocukların tatile ihtiyacı var. Ama çalışan anne olunca ne kadarda zor oluyormuş. Birde benim gibi annesi veya kayınvalidesi ile aynı şehirde yaşamayınca. Artık okula başladığımız için bakıcımızda olmayınca.....

Neyse ki bu sene annemler yetişti. Bize gelecekler, babamla birlikte 15 gün kalacak, Buseyle ilgilenecekler.

Bu seneyi kurtardık, diyelim ama her sene ve her yaz aynı şey olacak ve ben her sene bu zamanlarda başlayacağım kara kara düşünmeye. “ acaba annem gelebilecek mi? Yoksa eski bakıcısını mı arasak? Başka işe başladıysa olmaz ama belki birini bulur vs ? Ooof, yani biz çalışıyoruz diye bu çocuk her yaz, yaz okuluna mı gidecek, yada anneannesine mi gidecek?

Şimdi okuduğum yazıda, 5.ye hamileymiş bir hanım. Gerçekten kutladım kendisini. Ben bu duygular içerisinde, ikinciye cesaret edemezken, 5. gerçekten kutlanması gerekli bir durum.