30 Kasım 2011 Çarşamba

Trafik Çilesi


Son zamanlarda trafik çilesinin daha da vahim bir hal alması dolayısıyla sinirlerim bozuldu. Tabi buna bu kadar takmamın sebebi Buseyi sabahları okula bırakıp akşamda koştura koştura gidip almaya çalışmamın da etkisi var.

Sırf fazla trafik çekmeyelim vs diye hem kızı yakın bir yerde kreşe verdik, yürüyerek gidebilelim ve bende oradan iş yerime kolaylıkla servise yetişebileyim. Ancak gel görkü her gün daha da fena bir hal alan trafik yüzünde ayrı bir telaş yaşıyoruz ve her geçen gün iş yerimin sağlamış olduğu servisi kullanamama ihtimali ile karşı karşıyayım. Çünkü artan yoğunluktan dolayı sürekli servis saatleri öne çekiliyor ve bizde sürekli daha erken, daha erken çıkmak zorunda kalıyoruz. Ama 3.5 yaşındaki bir çocuğu da yatağında uyurken çıkarmak istemiyorum açıkçası. Yani bir araba alıp her gün onunla gideyim diye düşünmeye başlıyorum. Eminim benim gibi bir çok anne var. Çocukları okullara bırakmak için her geçen gün daha da erken çıkmak zorunda kalan ve en sonunda kendi arabalarıyla trafiğin yoğunluğunu biraz daha arttıran bir sürü çalışan anne. Yani trafiğin kendisi yeni bir trafik daha yaratıyor gibime geliyor. Bir kısır döngü içerisinde miyiz??


15 Kasım 2011 Salı

Bugünkü Menümüz


Hayatımızı sürekli bu küçük bücürlere göre ayarlamak doğru mu acaba diye düşünmeden edemiyorum bazen. Gerçi biz her türlü şeyi ona göre ayarlamıyoruz elbette ama şu yemek meselesi bizde hep sorun olduğundan onu ayarlamak gerekiyor zaman zaman.

Busenin hep iştahsız bir bebek, çocuk olduğunu milyon kere yazmışımdır herhalde. Artık sorun çoğu zaman psikolojik savaşa dönüşüyordu. Kusmalar vs. Sonradan kendimi eğitmeğe karar verdim ve bu konuda başarılı oldum denilebilir. Ha Buse daha mı çok yiyor, hayır. Ama ben stres olmuyorum. Zaten her yerde ve tüm kitaplarda söylenen de buydu. “Siz çatlasanız da orta yerinizden o kendi istediği kadarı yiyecek ve bu savaşı hep o kazanacak”  “Zaten sonucu belli bir mücadele için birbirini kırmaya değmez” bende saldım gitti. Yazdan beri daha rahatım yerse yiyor, istemezse zorlama yok. Teklif var ısrar yok.

Şimdi birde okul başladığı için artık bu yemek olayı tamamen elimden çıkmış gibi geliyor. Yani sabah kahvaltısını vs düşünürken sürekli şimdi sadece akşam yemeğiyle yetinmek zorundayım. Yani kontrol benden çıktı.

Okul başladığından beri ne değişti derseniz, artık acıktığını biliyor. Yani en azından acıktım diyebiliyor. Sonuncunda acıksa da iki damla yiyor o ayrı ama olsun. Hal böyle olunca tüm gün ne yediğini tam olarak bilemediğimden yeni yemek programımızı Busenin okul yemek programına göre yapıyorum. Daha protein yönünden kuvvetli şeyler hazırlamaya çalışıyorum vs. süt içmesini sağlıyorum . Bilmiyorum ne kadar doğru ama şimdilik böyle. Bugünkü menümüzde mercimekli bulgur pilavı ve tavuk şnitzel var.