27 Temmuz 2011 Çarşamba

Ne garip insanlarız...

Sıcak olunca off çok sıcak, yaz gelmeyince aaa yaz gelmiiicek mi?? Diye sürekli mi şikayet edilir yaw. Sürekli şikayet etmekte üstümüze yok gibi. Ama ben yine de yağmuru seviyorum. Hiç de şikayet etmedim günlerce yağmur yağarken. Şimdi de bu sıcakların ortasında ne kadar güzel olur şakır şakır yağsa, hepimizi ferahlatsa.

Bugünlerde yemek yaparken zorlanıyorum biraz nedense. Yada ne yapacağımı bulamıyorum beklide ondan. Sıcaklardan, rejim yapıyorum ondan vs vs. O yüzden bugün kolayca mantı yapmaya karar verdim. Buzlukta her zaman mantım bulunuyor. Afyondan gelen var bu sefer hatta. Bir ara bu konuyu da irdelemek lazım. Neler konulabilir buzluğa, hani istediğin zamanda pıt diye elinin altında oluverecek şeylerden. Mesela sigara böreği sarıp koymak lazım bence. Çocuklara sabah kahvaltısı için iyi bir alternatif oluyor. Bizim kız pek seviyor. Geçen gün Deli Anne’nin bloğunda yayınlandığı pofidik pankekleri yapmıştım ama hepsini bitiremedik Buse fazla yemediğinden bende rejim ayağından. Onları da bir güzel koydum buzluğa, şimdi her sabah Buse’ye bir tane çıkarıyorum. Çok seviyor sabahları krep yemeyi. Çok pratik oldu. Her sabah krep yapmaktansa topluca yapıp koymak da gayet iyi bir fikirmiş. Bundan başka hemen hazır neler konulabilir başka fikri olan var mı?

25 Temmuz 2011 Pazartesi

Dönüş

1 haftadır tatildeydik. Şimdi ne zor geldi yeniden işe başlamak. Halbuki ne kadar alışmıştım, sabah en geç 8’de kalkmaya, Busenin kahvaltısını düşünmeye o biter bitmez öğlen ne yiyecek diye düşünmeye, sonrada sırada akşam yemeği var. Bu arada öğlen olmadan Buseyi denize sokalım diye erkenden hareket edelim ki kızı güneşin anlında denize sokmayalım. Sonrada öğlen uykusu gelecek, yemeğini yedirebilirsek sırada da öğlen uykusu var. Uyurken aman fazla sıcak olmasın güneş gelmesin diye dikkat etmek lazım. Ooof anlatırken bile yoruldum. İşte böyle geçiyor 3 yaşında bir kuzuyla tatil. Ama olsun onun denizde bu kadar mutlu olduğunu görmek dahi çok güzel. Yorgunluk gibi gelmiyor yani. Kolluklarıyla yüzmeyi bile öğrendi benim kızım.

14 Temmuz 2011 Perşembe

Dönüp dönüp başa mı geliyoruz?

Ben ne zaman ohh aman herhalde atlattık biz bu işi, düzene soktuk desem pat arkasından Buse hanım yine kusmuk olaylarına karışıyor.

Dün akşamda yine aynı şeyi yaşadık. Aklımızdan çıkarmıştık ki tam o kötü anıları yine yeni yeniden başladık.

Kuzenim halamlar ve annelerle birlikte dışarı yemeğe çıktık. Buseye de köfte ısmarladım en güzel yediği diye. Ama en başından beri oyun odasına gitmek istediğinden kelli ben tokum, şimdi gideyim mi vs soruları ile muhatabız. Dedim ki köftelerini bitir gidersin (bitir dediğim köftede 2 tane yanlış anlaşılmasın) ancak kendisi ilk köftenin sonlarına doğru gerisini sen ye diye sızlanmaya başladı. En son bir lokmacık daha yiyim sonra bitti tamam mı dedi. Benden ses çıkmayınca muhtemelen devamı geleceğini anladı ve başladı kendini öğürtmeye. Ve tabi sonuç herkesin ortasında restoranda, fork üst baş vs gitti. Garsonlar yazık telaşe içinde ortalığı temizlemek için uğraştılar. Ama bizimkinde hiç bir şey yok gayet devam ediyor hayatına. Gidebilir miyim oyun salonuna diyor? Tabi benim sinirler altüst. Yeniden bir sarmalın içine girmek, yeniden aynı şeylerin başlaması vs hepsi geçti kafamdan. Serinkanlı olmayı başaramadım velhasıl.

Şu çocuk tokum dediğinde yemek yedirmemeyi becerebilirsem işte o gün bu işi bitireceğim. Ama yok illaki tokum demesine bir kulp buluyorum ve yedirmek için uğraşıyorum. Sonuç ortada. Böyle kazanan ben hiç olmuyorum. Midesinde gireni çıkarıyor. 2-0 yenik oluyorum yani.

13 Temmuz 2011 Çarşamba

Patlıcan

Patlıcanı çok severim yaz geldimi, yapmasını da yemesini de çok seviyorum. Hele bide kızartması yok mu 

Şimdi rejim yapıyoruz diye kızartma mızartma yemiyoruz tabi. O nedenle bizde dün annemle birlikte fırında kızartma gibi yaptık, üzerine domatesli sos yaptık. Gayet güzel oldu hemde çok basit ve temiz.

İşte şöyle;

12 Temmuz 2011 Salı

Ne rahatım...

Annem geldi bir haftadır rahatım, sanki anneler gelince tüm işler onlara bırakılırmış gibi geliyor bana :). Hele bide benimkiler gibi yakınında değillerse tamam.

Bu aralar tatil moduna girdiğimden kelli bir şey yapmaz yazamaz oldum. Birde 2 haftadır şu ünlü dukan rejimi ile uğraşıyorum ki, iyi gidiyor diyebilirim. Ancak annemler varken biraz zorlanıyorum. Çünkü sürekli bir şeyler yapılıyor evin içinde, ee bende yiyemiyorum, ucundan kaçırıyorum bazen.  en zorlandığım şey meyveler oluyor. Yaz günü meyve yemeden durmak zor.

Buse açısından bakarsak, ooh en güzeli onun hayatı. Sürekli peşinde koşturan dede ve anneanne ile birlikte gayet güzel vakit geçiriyorlar. Bakalım dönüşte ne yapacağız. Yemek meselesi de gayet güzel gidiyor. Şimdi bizimkisi anneannesi ve dedesiyle haşır neşir olduğundan yemek derdimiz çok kalmadı. Ama yine de halen, anne bunu bitirecek miyim vs gibi sorunlar soruyor. Çocuğun psikolojisini nasıl şeettiysem yemiyor yemiyor diye. Çok çok yediği söylenemez ama zaten onun kapasitesi bu kadar. (kitaptan öğrendiğim iyi bir şey)

8 Temmuz 2011 Cuma

Tek Çocuk İki Çocuk Mevzuu

Aslında oldum olası iki çocuğum olsun istemişimdir. Yani buseye hamileyken ve hatta doğurduktan sonra bile ikinciyi yapacağım falan diye düşünüyordum. Ama iş yapmaya geldiğinde birde kaldık ve ikinciyi yapmaya niyetimizde yok.

Bu aralar işte bu düşüncemden dolayı kendi kendime tereddütlerim oluyor. Buse büyüdü artık, ve tabi ki tek başına olduğu için hep arkadaş arıyor. Sürekli bir arkadaşı kendisine ancak bir kardeş yaparak sağlayabiliriz. Ama benim ikinci çocuğu kaldırabilecek gücüm var mı yok mu? Bu konu işte kafamı karıştıran.

Aslında neden olmasın diyorum bazen. Ama annelerin yada kayınvalidelerin bu şehirde olmamaları da bir handikap benim açımdan. Hem çalışıp hemde aynı zamanda ikinci bir çocukla baş etmeğe çalışmak zor olacak sanki. Aslında biraz da maddiyata bakıyor her şey. Şimdi düşünürsek, Buse bu sene kreşe başlayacak. Bir tanede bebek olsa hayatımızda onu da bırakmamız gereken bir bakıcımızın olması gerekecek. Her iki masrafın altından kalkabilecek miyiz? Ha ikisi birden büyüdüğünde her ikisinin okul masraflarının altından kalkabilecek miyiz? Vs vs yani sürekli bir bahane bulma halimiz söz konusu.

Sonuç şimdilik halen muallakta bir karar. Belki yaşım iyice geçene kadar böyle konuşucağım sonrada yapmadığım için pişman olacağım. O zaman ne olacak bilmiyorum. Yumurtalarımızı mı dondursak acaba çok da yaşımız geçmeden?!!

7 Temmuz 2011 Perşembe

Sıkıntı basıyor içimi zaman zaman...

Son günlerde kafamı karıştıran durumlar var. Şöyle ki benim ve Burkay’ın annesi-babası Ankara'da yaşıyorlar. Bugüne kadar Ayşe teyze hep bizimle birlikte olduğundan dolayı, yazın, kışın kar, çamur toprak demedik, ihtiyaç duymadık.


Ancak bu sene Eylül ayı ile birlikte Buse artık kreşe başlayacak ve dolayısıyla Ayşe teyzemiz olmayacak.  Aslında ben gelsin kreşin bittiği saat 4,5’dan sonra almasını istiyorum Buseyi ama buda onun işine gelmiyor anladığım kadarı ile. Şimdi böyle durumlarda çalışan anneler özellikle annesi ile aynı şehirde yaşamayan bizler ne yapacağız.

Okullan sömestir tatiline giriyor. Yaz tatiline giriyor. Kar tatiline giriyor. Ama bizim iş yerlerimiz tatile girmiyor. 4 yaşındaki bir çocuğu evde bırakma şansımda olmadığına da göre ben ne yapacağım.

Bunun bir formülünü bilen var mı?

6 Temmuz 2011 Çarşamba

Havuçlu Soğanlı Makarna

Buseciğim makarna sevdiğinden dolayı makarnaya türlü şeyler karıştırıp arada yemediği şeylerden de yemesini sağamaya çalışıyorum. Eskiden havucu eline alıp kıtır kıtır yerdi. Son zamanlarda onu da yememekte ısrarcı olduğundan zaten sebze namına da bir şey yediremediğimden, makarnanın sosuna karıştırayım bari dedim. Öylece yedirebildim.


Tarifim şöyle

- 2-3 adet havuç

- 1 kuru soğan

- 1 -2 diş sarımsak

- İstediğiniz çeşit makarna

- Domates sos

- Tuz, kuru fesleğen

- Toz kırmızı biber

- Zeytinyağı

Makarna haşlanırken, sarımsak, soğan ve havucu rondoya atıp iyice kıydım, rendede yapılabilir ama ben busenin yemem ihtimaline karşı hepsini un ufak ettim.  Sonra tavaya yağı koyup soğan ve havuçları ekledim, iyice kavurdum, tuzunu ve diğer baharatlarını da ekledikten sonra evde domates sosu olduğu için onu kullandım ben ama salça da kullanılabilir. Domates sosunu ekledikten sonra biraz daha pişirip haşlamış olduğumuz makarnaın biraz suyundan da ilave ederek makarnaları ekleyip şöyle bir karıştırıp altını kapatyoruz.

İstenirse parmesan peyniri ile gayet lezetli oluyor. Buseyede yedirebildiğimden dolayı mutlu olduk. Bir ara Burkay bununiçnde ne var sosunda diye sorma gafletinde bulundu, şşş sus çaktırma felan diyip geçitirdim.
Afiyet olsun

5 Temmuz 2011 Salı

Buse ve Yemek

Bildiğiniz gibi yemek mücadelemiz halen devam ediyor. Ancak artık biraz gelişme var. Artık hastalı, kulak ağrısı vs kalmadığından daha rahat olabiliyoruz. Çünkü o zamanlar zaten çocuğun iştahı tamamen kesilmiş olduğu için, bide bizim ye ye ye diye zorlamamızla işi kriz noktasına getirmiştik. Kusmalar vs.

Şimdilerde daha iyi gidiyor gibiyiz. Bizim yemek esnasında yememenin yanında birde illaki tv karşısında salonda yemek yemek gibi bir derdimiz var. Son zamanlarda ben tokum diye sürekli söylenmesinin ardında yatan sebepte biraz bu bence. İçeride yiyelim diye tutturuyordu önce sonra ben hayır içerde olmaz vs dedikçe işi ben tokum yemiiceme getirmeye başladı. İçerde tv karşında yemek istiyordu ve ben izin vermiyordum, o da beni böyle cezalandırıyordu sanki. Ben ona ceza vermiyordum aslında ama yemek yedirmek için tv kullanmış olduğumuzdan dolayı bugüne kadar, bunu ceza olarak algılaması çok normal. (Bunun bir hata olduğunu bile bile yaptım maalesef yemek yemiyor, küçük kalacak diye sonuç yine aynı yine yemiyor.)

Kendisi ben tokum evresinden sonra biraz biraz sofraya gelmeye başlamıştı, yemek istemiyordu ama yine. Sadece oturuyor ve bir iki tırtıklıyor. Sonra başka bir şey oldu. Anne ben tv seyretmek istiyorum dedi. Dedim ki tamam sen seyret ben kahvaltını hazırladığımda seni çağırırım. Tamam anne dedi. Ve gerçekten kahvaltısı hazır olunca çağırdım. Geldi oturdu, yaptı kahvaltısını. Akşamları da yine bir parça vızıltı çıkaracakmış gibi yapıyor ama sonra gelip bizle neşeli bir şekilde yemeğini yiyor. Biraz kendisi yiyor biraz ben yediriyorum vs.

Şimdilik iyi gidiyor ama Buse bu ne yapacağı belli olmaz. İkizler burcu kendisi. Anında değişebiliyor. Bu hastalık ve iyileşme sürecinde bir şey daha anladım ki çocuk hasta ise gerçekten rahatsızlık hissediyor ve yemek yemek istemiyor. Bizde daha çabuk iyileşsin diye zorladıkça iş daha çok çığırından çıkıyor.

Gerçekten bazen kitaplarda yazanları dinlemek gerekiyor J

4 Temmuz 2011 Pazartesi

Bir Devri Kapattık

Emzirmesiydi, uyumasıydı, kalkmasydı, yemek yemesiydi falan filan derken kızımız 3 yaşına geldi de geçti bile. Kaç zamandır aklımda yatağını artık bebek formatından kurtarmak vardı.

Vee en sonunda bir başlangıç yapabildik, yatağın parmaklığını çıkarıp ikea'dan aldığımız kısa korkuluğu taktık şimdilik. Artık kendisi inip çıkabiliyor yatağından büyük abla yatağı oldu senin yatağın diyorum. Çok sevdi yatağının bu halini. O parmaklıkla birlikte bebeklik de bitmiş oldu. Artık büyüdü kızım.

Sıra büyük yatak alıp baş ucunda duran komodinleri indirmekte. Ama önce bir planlama yapmak gerekiyor. Nasıl yapacağız bunu diye odanın yerleşimi vs. aslında kitapları için dolaba da ihtiyacı var.

Güzel bir hafta sonundan sonra iyi haftalar herkese.

1 Temmuz 2011 Cuma

Günün Menüsü


Yemek tariflerine ara vermiştim bugünde bir tane yazacağım. Gerçi hepimiz biliriz de hani akşama alternatif olsun ne pişirsem diye düşünmeyelim.